22 Mayıs 2016 Pazar

Pazar Kahvaltısı Mutluluğu gibi: Çengelköy - Kuzguncuk

 Geçenlerde bir arkadaşımla Çınaraltı’nda missss börek-çay kahvaltısının hayaliyle erkenden yola koyulduk. Marmaray’la Üsküdar’a geçip Çengelköy yönüne giden otobüse atladık. İlk durağımız tabi ki Çengelköy Börekçisi oldu. Sıcacık tazecik börekleri görünce “Aman yaz mı geliyormuş, kalori de neymiş” demekten kendimizi alamadık maalesef :) (upss!). Peynirli, ıspanaklı, kıymalı kol böreği ve bol pudra şekerli kürt böreğinden yarımşar porsiyoncuk(!) alıp hemen Tarihi Çınaraltı Çay Bahçesi’ne geçtik. Büyük seçim çayları da yanına ekleyip Boğaz’a karşı ufak bir keyif yaptık. 




Çengelköy’e gelirseniz Sütiş’in yanındaki minik salaş iskeleye mutlaka uğrayın. Ama dikkat edin çünkü iskelede otururken yüzlerce fotoğraf çekebilir ve zamanın nasıl geçtiğinin farkına varamayabilirsiniz.  Şekil A’da görüldüğü üzere… :)













Çikolata dükkanlarıyla da oldukça popüler olan Çengelköy’de bu seferlik bu seçeneği es geçtik ama bi dahaki sefere ilk durağımızın Maia olacağı kesin.

Çengelköy’den ayrıldıktan sonra bir sonraki durağımız olan Kuzguncuk’a geçtik. Kuzguncuk renkli evleri, sahildeki minik parkı, bir zamanların aile dizisi Ekmek Teknesi’nin de yuvası olmasıyla ilgi çekiyor. Kuzguncuk’un ara sokakları benim gibi #ihavethisthingwithdoors kulübü bağımlıları için hazine niteliğinde.





Nail Kitabevi’nin (Burayı da önceden keşfetmiş biri olarak söylüyorum; üst katında cam kenarındaki sedire kahvenizi alıp oturmalısınız.) sağındaki sokaktan girince upuzun bir merdiven görüyorsunuz. Çıkmaya üşenmeyin derim. Çünkü basamaklar tükendiğinde karşınıza çıkan tığ işiyle kaplı “stil sahibi” ağacın dalları arasından köprü manzarasına doyuyorsunuz.  Bizim gibi şanslıysanız tatlı bir pisicik de size modellik yapabilir :)





Bu kadar merdivenin üstünde soluklanmak için Asude Çay Evi’nde bir çay molası verip şarjları tazeledikten sonra bir süre sahildeki martı ve kedileri izledik. Balık restaurantından gelen artıklar için verdikleri savaşı görünce hayretler içinde kaldığımızdan çok fazla fotoğraf çekememişiz kusura bakmazsınız artık :)




Hem Çengelköy hem de Kuzguncuk İstanbul’un -bir tanım yapmam gerekirse- pazar sabahı kahvaltısı mutluluğu gibi iki semti. Bir İstanbullu’nun mutlaka havasını soluması gereken yerler. Postu da bu yüzden Pazar günü paylaşmak istedim. Nereye gitsem derdiniz varsa ve henüz bu iki semti gezmediyseniz hemen not alınsın! Bir günde iki semte birden gittiğimiz için başta Fethipaşa Korusu olmak üzere vaktimizin yetmediği yerler oldu. Bir dahaki gelişimizde gidilecekler listesi şimdiden hazır! Herkese mutlu pazarlar!





2 yorum:

  1. Ne güzel yerler böyle bayıldım :) blogunuzu takibe aldım bende bekliyorum.. sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel yerler böyle bayıldım :) blogunuzu takibe aldım bende bekliyorum.. sevgiler

    YanıtlaSil